TSK’da türbanlı komando dönemi

Aslında komandoluğun tabiatına aykırı, ama Erdoğan ve saz arkadaşlarının yaydığı zehirli gazla Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine düştüğü durumun özetidir yukarıdaki fotoğraf.

Türkiye’nin ilk kadın komandoları 20 haftalık eğitimlerini tamamlamışlar ve “göreve hazırız” pozu vermişler.

İçlerinden birkaçı türbanlı; komandoluğun fıtratına tamamen aykırı olarak (çünkü operasyon sırasında hem duyusal hem fiziki sorunlara ve koordinasyon sıkıntılarına sebebiyet verir).

Yalnızca görevin fıtratına değil sözde savundukları değerleri de hiçe saymaktır (altı kaval üstü şişhane durumu) bunun adı.

Aslında çok şey söylenebilir de, biz sadece ima ile yetinip emekli bir subayın o türbanlı komando olduğunu sananlara mesajını verelim:

“A benim güzel kızım!

Geleceğe yönelik hayallerini gerçekleştirmek niyetiyle mi yoksa belli bir projenin parçası olarak bir vitrin ürünü olmak pahasına mı bu üniformayı giymek istedin bilmiyorum ama şu anda okumaya başladığın okulda okumuş ve bu mesleği kısa bir süre (30 yıl kadar) yapmış biri olarak sana bazı şeyler söylemek istiyorum…

Her şeyden önce sadece bir meslek değil temelinde fedakarlık ve mesai mefhumu gözetmeksizin çalışmak olan ve maddi getirisi sıfıra yakın bir yaşam tarzı seçtin ve bu mesleği yaparken çok zorlanacağını ve inançlarının gereği olduğunu kabul ettiğin giyim tarzından taviz vermeden bu işi yapamayacağını üzülerek belirtmek isterim.

Bu giyim tarzına hiçbir itirazım yok istediğin gibi giyinebilir istediğin gibi yaşayabilirsin ama bu mesleği yapamazsın ya da hakkını vererek yapamazsın demek daha doğru olabilir.

Çünkü;

Üniforma, silahlı kuvvetlerin hiyerarşik düzeninin insicamını ve emir komuta zincirinin sağlıkla işlemesini sağlamak maksadıyla rütbe ve belli başlı bazı arma ve başarı brövelerin dışında hiçbir ayırım olmadan her ordu personelinin giymesi zorunlu olan bir kıyafettir.

..Ve üzerinde cins, ırk, aşiret, renk, inanç gibi ayrıcı, bölücü, farklılaştırıcı, ötekileştirici hiç bir belirtici işaret olamaz, olursa düzen bozulur ordunun savaşma imkan ve kabiliyeti yok olur sen bu kıyafetinle bu insicamı bozdun.

(Mustafa Kemal’in Kurtuluş Savaşını neden Kuvayi Milliye çeteleri ile değil de düzenli orduyla kazandığını düzensiz çetelerden neler çektiğini sana o okulda ayrıntısı ile anlatacaklar ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksın.)

O okulda sadece okul sıralarında okumayacaksın yüzlerce erkekle beraber psikolojik dayanıklılık testleri alacak aşağılanacak ağır sporlar yapacak, eğitimlere çıkacak engelli parkur geçecek, çamurun tozun içinde sürünecek, Menteş kampında dayanıklılık eğitimleri alacaksın.

Tüm bunları yaparken başındaki türban düşecek, yırtılacak; bacağın, kıçın görünecek.

Menteş’te mayo (yada haşema) giyip yüzme ve dalış eğitimleri yapacaksın. inancın gereği bunlar sana ağır gelecek ve çok zorlanacaksın. komutanlarının gözünün içine bakarak ve pozitif ayrımcılık talep eden bakışlar atacaksın.

Eğer sana iltimas geçilirse mesleğinin gereği olan eğitimlerin eksik alacak ve eksik bir subay olarak mezun olacak ve hak etmediğin maaşı almak zorunda kalacaksın.

İltimas geçilmez ise mesleğinin gerekleri ile inancın çarpışacak ve bir tercih yapmak zorunda kalacaksın.

Bu tercih de okulu bırakmak yönünde olacak hem psikolojik olarak hem de maddi olarak yıkılacak, ailene de bu sıkıntıyı yaşatmak zorunda kalacaksın.

Sana şirin görünüp yüksek sicil almak için eşlerini kapatan, sen tayin olunca açan, kışlanın mescidine gösteriş için giden astlar göreceksin.

Ordudaki liyakat sistemini farkında olmadan (veya olarak ) bozacak ve orduyu savaşamaz duruma getireceksin (tek başıma ben mi? deme, sistem olarak düşün!)

Ülkenin Müslüman bir ülkeyle savaşa girdiğini düşün (olmaz deme bal gibi olur!) ümmet olmayı millet olmaya tercih eden bir inancın yetiştirdiği göğsü iman dolu bir subay olarak Müslüman düşman askerine kurşun sıkmakta imtina edebilir eğer pilotsan bombaları boş araziye atabilir, müslüman müslümana kurşun atmaz diyerek silahını bırakabilir, laik bir sistemin (meclisin) verdiği Müslüman ülkeye savaş kararını eleştirebilir ve vatan haini olarak yargılanabilirsin.

El netice güzel kızım;

Çok iyi bir bilgisayar mühendisi, muhasebeci, öğretim görevlisi, profesör vs. olabilir vatanına bu şeklide de hizmet edebilirsin ama subay olamazsın!

Belki olursun ama hep bir yanın eksik kalır.

O yüzden güzel kızım kendini mevcut siyasi ideolojinin vitrin malzemesi yapmasına müsaade etmemeni, kararını gözden geçirmeni tavsiye eder, gözlerinden öperim… Emekli Subay Hasan Akbaş ”

Yorumlayın

Your email address will not be published.