Darbe ile gündemden düşen Reza Zarrab davasında flaş gelişme. Erdoğan’ın “hayırsever işadamı” Reza Zarrab, tutuklandığı güne ilişkin şok açıklamalarda bulundu. Zarrab’ı tutuklayan FBI ajanlarının da, Zarrab’ın el konulan iPhone’unda 17–25 Aralık bağlantısı aradıkları ortaya çıktı. İşte JÖNTÜRK farkıyla detaylar:
Reza Zarrab, avukatlarının davanın düşürülmesi için yapacakları başvuruya ilişkin verdiği taktik çerçevesinde (“Haklarım ihlal edildi” iddiasıyla) Miami’de tutuklandığı gün (19 mart 2016) olanlara ilişkin yazılı beyanda bulundu.
JÖNTÜRK’ün elde ettiği o yazılı beyanda Reza Zarrab, Miami’ye eşi Ebru Gündeş, kızı Alara, bir hemşire, çocuğunun bakıcısı, bir arkadaşı ve Ebru Gündeş’in asistanıyla birlikte THY uçağı ile geldiklerini belirtip şunları söylüyor:
“Pasaport kontrolünde pasaportumu uzattığımda, iki gümrük görevlisi tarafından, eşim ve kızımla birlikte ayrı bir odaya alındık. Bacaklarından rahatsız olan bizimle birlikte seyahat eden hemşire de odadaydı ve bir saattir hiçbir açıklama yapılmadan pasaportunun geri verilmesini bekliyordu.
Gümrük görevlisi bana yanımda ne kadar para olduğunu sordu. Ben de beyan ettiğim üzere üzerimdeki parayı söyledim (100 bin dolar civarında). Bu arada eşim Ebru, görevlinin bulunduğu masaya yöneldi. Görevli eşime “otur” dedi. sonra, görevli benim ve eşimin telefonunu istedi. Biz de verdik. İşte o an bunun normal bir gümrük geçiş işlemi olmadığını anladım.
O görevli daha sonra beni bir başka odaya aldı. Üzerimdeki parayı görmek istedi ben de gösterdim. Bunun ardından telefonumun şifresini sordu. Ben de söyledim. Sonra odadan çıktı ve tekrar geldi. İkinci kez telefonumun şifresini sordu. Telefonu şifreyle açtı ve tekrar odadan çıktı.
Bu arada bana yasal haklarım söylenmedi.
Daha sonra bir başka odaya götürüldüm ve orada iki erkek FBI ajanı vardı. Ajanlardan biri duvara dönmemi istedi ve ellerimi kelepçeleyerek tutuklu olduğumu söyledi.
Odaya bir süre sonra biri erkek diğeri kadın iki FBI ajanı daha girdi. Yanlarında bir tercüman vardı. Oturmamı istediler ve bana sorular yönelttiler. Ben de tercüman aracılığıyla sorulara cevap verdim.
Daha sonra biri kadın diğeri erkek iki FBI ajanı tarafından bir arabaya bindirilip yakındaki başka bir binaya götürüldüm. Burada parmak izim, DNA örneğim alındı ve fotoğrafım çekildi.
Erkek FBI ajanı bana servetimi, yaptığım işleri, vatandaşlıklarımı, yakınlarımı bir kağıda yazmamı istedi.Bu sırada avukat yanımda yoktu. İstenilenleri yerine getirdim.
Bu arada FBI ajanından telefonuma ulaşıp avukatımı aramak istediğimi söyledim. O da bana, “Bize telefonuna erişim imkanı verdiğine ilişkin bir kağıt imzalarsan, biz de sana avukatının telefon numarasını bulmana imkan sağlarız” dedi. Bunu yapmayı reddettim. Bunun ardından da hücreye konuldum.”
Evet Reza Zarrab’ın 13 Mayıs tarihinde yazıp 18 Mayıs tarihinde dava dosyasına konulan beyanı bu şekilde.
Öte yandan aynı tarihte Reza Zarrab’ın iPhone 6’sına ve iPod’una el konulmasının ardından bunları inceleyen FBI ajanının beyanı da dava dosyasına konuldu.
Buna göre, FBI ajanları, Zarrab’ın telefonunda banka transferleri, para aklama vb. faaliyetlerinin izleri dışında 17–25 Aralık soruşturmasına ilişkin bağlantılar olup olmadığını da araştırmışlar.
Ne arandığının listelendiği o beyanda, Muammer Güler, Barış Güler. Zafer Çağlayan, Süleyman Aslan isimleri bulunuyor, ancak Egemen Bağış’ın adı yer almıyor. Burada bir ismin (ki ABD için krtik öneme sahip) üzeri karalanmış olarak gözüküyor.
Bilindiği üzre, Zarrab’ın telefonunda, yaptığı yasadışı para transferleri (ki toplam rakamın 1 milyar doların üzerinde olduğu söyleniyor), özel fotoğrafları, bağlantıları çıkmıştı.
Zarrab’ın yakalanmasının ardından yapılan yorumlarda, davanın 17–25 Aralık’la bir bağlantısının olmadığı yazılıp çizilmişti. Oysa bu belgeler, Zarrab’ın Miami’de tutuklandığı andan itibaren FBI’ın 17–25 Aralık bağlantısına ilişkin bağlantı bulmaya çalıştığını ortaya koyuyor.
