Libya’da şu an tam anlamıyla taraflar arasında kol bükme savaşı yaşanıyor.
Bir tarafta Trablus’taki Fayiz el Sarrac’ın Başbakanlık görevinde bulunduğu Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne (UMH) destek veren Türkiye, Katar, İtalya ve bir ölçüde ABD’nin de olduğu ülkeler.
Diğer tarafta yaşanan savaşta Tobruk merkezli isyancı General Halife Hafter’in üstün gelmesini isteyen Rusya, Fransa, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE), Mısır ve Suudi Arabistan ittifakı.
…Ve bu kol bükme savaşının en önemli unsuru da kuşkusuz istihbarat.
Rusya’nın Hafter’e destek için Libya’ya gönderdiği ve eski askerlerden ve istihbaratçılardan oluşan Wagner grubu da istihbarat oyunlarının önemli aktörlerinden biri.
İşte bu gruba bağlı iki casus, 2019 yılı sonlarına doğru UMH’ye bağlı güçler tarafından yakalanıyor.
Sorgulama sonucu, casusların Hafter güçlerinin başına geçirmek için Libya’nın eski lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam Kaddafi ile görüştükleri ortaya çıkıyor.
Bu casuslardan, Seyfülislam Kaddafi’nin, aralarında Erdoğan’ın da bulunduğu birçok ülke lideri ile yakın ilişkilerinin, bunlara seçimler için yaptığı nakdi yardımların da bulunduğu belgeleri Rusya’ya verdiği de öğreniliyor.
Bundan sonrasında MİT, söz konusu belgelerin peşine düşüyor.
..Ve Libya’ya gönderilen iki MİT personeli (O.A. ve S.C.) söz konusu o belgeleri bir şekilde ele geçirmeyi başarıyor.
Ne ki, o belgeler tam analiz edilmeden, birileri tarafından içinde bulundukları istihbarat gemisi saldırıya uğruyor.
Sonuçta iki MİT personeli şehit düşüyor ve o belgeler saldırı sonucu kullanılamaz hale geliyor.
Ha, Seyfülislam Kaddafi’nin verdiği o belgeler şu an Rusya’nın elinde.
İşin ilginci, bu denli yoğun ilişkiye rağmen Rusya, Seyfülislam Kaddafi’yi desteklemekten de vazgeçip, Hafter’i daha da güçlendirmeye çalışıyor.
Ne vardı acaba o belgelerde?