Yalçın Küçük son kitabı Tenkit“te, Nazım Hikmet ölürken uğruna şiirler yazdığı, göklere çıkardığı karısı Vera’nın yan odada bir başka erkek ile birlikte olduğunu yazdı.
İşte ortalığı karıştıracak kitaptaki o satırlar:
Yalnızlık ve insansızlık, Nâzım’ın yazgısıdır.
İkinci vatanında, Nâzım’ın hiçbir işi yoktur.
Sadece “cephe” örgütlerinde bir konuşmacı ve şiir okuyucusudur. Kadın olarak payına düşen, sadece koleksiyonculardır. Bunlarla, sabahları yeni bir dünyaya uyanmak imkânsızdır. Nâzım, sabahları, şafakta, ancak aç karnına tüttürülen bir sigaradan tad almaktadır. Halbuki sabahlar, bütün kaygı ve düşüncelerden uzaktır. Düşünen bir insan için en büyük dünya sabahtır. Sevgi ve arzu, dünyasıdır. Sabah’tır. Yeni vatanında, Nâzım’ın sabahı yoktur.
Belki sevgili bildiği bir koleksiyoncu yan odada, bir hoyrat vücutla sabahı deniyor; “karısı” bile Nâzım’ın ölümünü, vücudu çok soğuduktan sonra anlamıştı. Nâzım, ikinci vatanında, sadece ve sadece kocaldığını fark etmek zorunda kalıyordu.