AKP’li cumhurun başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “yeni anayasa” talebi, siyasal islamcıları heveslendirdi.
Gün geçmiyor ki bir AKP’liden veya Ayasofya İmamı gibilerinden özellikle laiklik karşıtı ve de anayasanın ilk 4 maddesinin değiştirilmesine yönelik bir açıklama gelmesin.
İlginçtir, Tayyibancıların söylemi ve yaratmak istedikleri algı, “gizli” mahreçli bir CIA belgesindeki görüşlerle birebir örtüşüyor.
Belge, Türkiye’deki sözde “Derin Devlet”i anlatıyor.
Belgenin girişinde şu satırlar yer alıyor:
Derin Devlet, Türkiye’nin sosyal ve politik gelişmesini etkilemeye çalışan, askeri, sivil ve suç unsurlarından oluşan bir şebeke. Bu şebeke, Türkiye’de laikliğin son savunucusu olarak kendisini görüyor. Bu görüşün temelinde de Mustafa Kemal Atatürk’ün düşünceleri yatıyor.
Derin Devlet teriminin ortaya çıkışı 1990’ların sonuna doğru Susurluk skandalı ile oldu. Skandal, laik bir politikacı, bir mafya lideri ve bir polis şefinin Susurluk’ta kaza yapmaları ile patlak verdi. Birçok Türk’e göre bu skandal, Türkiye’deki laik rejimin korunmasına yönelik olarak “Derin Devlet”in yasa dışı yollara bile başvurabileceğinin kanıtıydı.
Belgede daha sonra Hırant Dink’in öldürülmesi de “Derin Devlet”e bağlanıyor ve Erdoğan’ın Başbakanlığı döneminde söylediği şu sözler hatırlatılıyor:
“Derin Devlet’i yok etmesek bile minimize etmek zorundayız.”
RECEP TAYYİP ERDOĞAN
…Ve belge Ergenekon soruşturmasına atıfta bulunarak şu satırlarla son buluyor:
2008 yılında İstanbul Ümraniye’de bulunan silahlarla birlikte polis yüzlerce kişiyi gözaltına aldı. Bu olay “Derin Devlet”e karşı girişilmiş bir operasyon olarak görülebilir.
Erdoğan’ın bu yapılanmayı tamamen yok edemese bile yıkmayı istediği biliniyor. Politik kararlılığa rağmen, bu operasyonun başarısı, özellikle milliyetçi yargı unsurlarının desteğine bağlı.
Diyeceğimiz şu:
CIA ve ABD yönetimi, laiklik ile mafya vb. oluşumları ilişkilendirerek ters-algı yaratıyor.
…Ve ilginçtir, bu algı yaratma girişimi, son günlerde anayasa ile ilgili tartışmalarda siyasi islamcıların laiklik karşıtı görüşleriyle bire bir örtüşüyor.
Yani ABD çalıyor, Erdoğan ve saz arkadaşları oynuyor.