JÖNTÜRK klavyeleri haber bombardımanını sürdürüyor. Sırada şimdi Nakşibendi tarikatının Erenköy Cemaati olarak bilinen koluyla ilgili bir dosya var. İşte detaylar:
Önce bir hatırlatma:
Cumhuriyet dönemi Türkiye’sinde tekkeler kapatılınca oraya yerleşen, Kelâmî Dergâhı’na bağlı Erbilli Mehmed Esad Efendi‘nin halifesi Mahmud Sâmi Ramazanoğlu tarafından Esad Erbili’nin ölümünden sonra Erenköy’de kuruldu. Ondan sonra cemaatin dini sorumluluğunu Musa Topbaş üstlendi. Onun ölümünden sonra cemaatın başına oğlu Osman Nuri Topbaş geldi. Cemaat özellikle İstanbul, Ankara ve Konya’da etkili.
Üyelerinin çoğu esnaf ve işadamı. Cemaatin politikayla yakın ilişkisi olduğu ve cemaatten çok sayıda milletvekili çıktığı (AKP’de de varlar) biliniyor. Osman Nuri Topbaş’ın kuzeni Mustafa Latif Topbaş, cemaat üyesi olmasının yanısıra, Ülker ailesi ve Özallarla ilişkileriyle tanınıyor. Mustafa Latif Topbaş, dünyanın en zenginleri listesinde de yer alıyor. Topbaş ailesi, Bahariye Mensucat, BİM, Al Baraka’daki ortaklıklarıyla biliniyor.
Bu kısa hatırlatmadan sonra gelelim şimdi şu faiz meselesine…
Bakın cemaatin lideri Osman Nuri Topbaş, faiz konusunda neler söylüyor:
“Vedâ Hutbesi’nde Allâh Rasûlü -sallâllâhü aleyhi ve sellem”Fâizin her çeşidi ayaklarımın altındadır!” buyurarak, her türlü fâizi harâm kılmıştır.
Âyet-i kerîmeler de, bu husûsdaki ilâhî tehdîdi şöyle ifâde etmektedirler:
“Fâiz yiyenler, (kabirlerinden) şeytan çarpmış (kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı) gibi kalkarlar. Bu hâl, onların: Alım-satım, tıpkı fâiz gibidir!” demeleri yüzündendir. Halbuki Allâh, alım-satımı helâl, fâizi harâm kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de fâizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allâh’a kalmıştır. Kim tekrâr fâize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar.”
“(Fâizi harâm kılan) Allâh, fâiz (karışan mal) ı tüketir (onun bereketini giderir), sadakaları (verilmiş malları) ise bereketlendirir. (Onlar vesîlesiyle müstakbel belâyı def eder.) AIlâh, küfürde ve günâhda ısrâr eden hiç kimseyi sevmez!..” (el-Bakara, 275-276)
Bilhassa fâiz sebebiyle kahr-ı ilâhînin tecellî edeceğini bildiren şu âyetteki tehdîd çok müthiştir:
“Ey îmân edenler! AIlâh’dan korkun! Eğer gerçekten inanıyorsanız, mevcûd fâiz alacaklarınızı terkedin!”
“Şâyet (fâiz hakkında söylenenleri) yapmazsanız, Allãh ve Rasûlü tarafından (fâizcilere karşı) açılan harbden haberiniz olsun! Eğer tevbe edip vazgeçerseniz, sermayeniz sizindir; ne haksızlık etmiş, ne de haksızlığa uğramış olursunuz…” (el-Bakara, 278-279)”
Osman Nuri Topbaş, bunları söylüyor söylemesine de, şöyle biraz geriye gittiğimizde, Topbaş ailesinin 1980′li yılların başında faizle halktan para topladığını görüyoruz:
Milliyet’te yayınlanan bu ilanlarda o dönem Topbaş ailesinin amiral gemisi niteliğindeki Bahariye Mensucat’ın faizle piyasadan para toplamaya çalıştığı ortaya çıkıyor.
…Ve 1984 yılına gelindiğinde de Topbaş ailesinin öncülüğünde Türkiye’de faizsiz bankacılık yapacağı açıklanan Al Baraka Türk kuruluyor.
Fazla söze hacet yok, lafa yekün tutalım:
“Bu ne perhiz bu ne lahana turşusu…”