Yeni bir fetva değil aslında…
Diyanet İşleri Başkanlığı periyodik olarak “midye, karides” türü deniz ürünlerinin yenmesinin haram olduğunu duyurur durur.
Her bir duyurusunda da şu açıklama yapılır:
Kur’an-ı Kerim’de, denizden elde edilecek yiyeceklerin helal olduğu bildirildi. (Mâide, 5/96; Fâtır, 35/12). Hz. Peygamber de (s.a.s.), “Denizin suyu temiz, ölüsü helaldir.” (Ebû Dâvud, Tahâret 41) buyurdu. Hanefi mezhebi, zikredilen naslarda helal olduğu belirtilen “deniz hayvanları” ifadesi ile balık türünün kastedildiği, dolayısıyla balık sınıfına girmeyecek midye, karides, kalamar, yengeç, ıstakoz gibi deniz hayvanlarının helal olmadığı görüşünü benimsemiştir (Kâsânî, Bedâi’, V, 35). Şafii mezhebinde, konu ile ilgili şöyle bir ayrım yapılmıştır: Deniz canlıları sadece suda yaşayabiliyor veya sudan çıktığında boğazlanmış hayvan gibi kısa sürede ölüyorsa, şekline ve de ölüm durumuna bakılmaksızın yenmesi helaldir. Ancak aslen suda yaşayan fakat karada yaşayabilme özelliğine de sahip olan hayvanlara gelince bunlardan eti yenilen kara hayvanlarına benzeyenlerin yenmesi, boğazlanması şartı ile helal, eti yenmeyenlere benzeyenlerin yenmesi ise haramdır. Buna göre kurbağa, yengeç, kaplumbağa veya su yılanının yenmesi helal değildir (Remlî Nihayetu’l-Muhtac, VIII, 113,150-152.).
Yani Diyanet’e göre midye kalamar haramdır.
Hal böyleyken bir de halk arasında midyenin adet gördüğüne ilişkin bir de şayia vardır ki, buna inananları böyle bir şey olmadığına ikna etmek deveye hendek atlatmaktan zordur.
Peki bu yalnızca halk arasında inanılan bir şayia mıdır?
Hayır….
JÖNTÜRK’e New Yorkt’ta bir Diyanet İşleri yetkilisi tarafından “midye adet görüyor” sözü üstüne basa basa söylenmiştir.
Yani Diyanet’i de cahili de “O Kafa”dan beslenmektedir.