CIA ve Pentagon için yaptığı çalışmalarla tanınan ve onların yan kuruluşu olarak bilinen Rand, yayımladığı son raporda Türkiye’nin bugününe ve önümüzdeki birkaç yılına yönelik çözümlemelerde bulundu.
“Türkiye’nin Milliyetçilik Rotası” adlı raporda bir muhalefet veya koalisyon liderinin 2023’ten sonra Erdoğan’ı mağlup edebileceği ve Türkiye’nin Batı’yla daha uyumlu güvenlik politikası ve dış politika izleyebileceği öngörüsünde bulunuluyor.
Önce meraklısı için o raporun orjinali:
Sonra da o rapordan önemli satır başları:
Raporda hala güçlü bir NATO müttefiki olan Türkiye’nin Ortadoğu’da, Basra Körfezi’nde, Kafkaslar’da ve Orta Asya’da daha büyük bir rol oynamaya çalıştığı ve olayları etkilemeye yönelik ciddi bir kapasiteye sahip olduğu belirtiliyor.
Suriye’deki gelişmelere ve Kürt sorununa dair ABD ve Türkiye arasında fikir ayrılıklarının yaşanmasının, Türkiye’nin komşularıyla yaşadığı gerginliklerin, terör tehdidinin artmasının ve Türkiye siyasetinin otoriterleşmesine yönelik ABD’nin duyduğu kaygıların bir bütün olarak iki ülkenin ortak hareket etmesini sınırladığı ve karşılıklı güveni zedelediği öne sürülüyor.
Raporun ilk bölümünde TSK’nın içinde özellikle orta sınıf rütbeliler arasında gelecek konusunda bir belirsizlik (tasfiye olabileceklerine yönelik) yaşandığını, bunun da üst kadrolara olan güveni yıprattığı vurgulanıyor. Bu durumun da yeni bir darbeyi yol açabileceği iddia ediliyor.
Raporun “Türkiye bir yol ayrımında” başlığını taşıyan ikinci bölümünde, Türkiye’nin son dönemde ciddi siyasi ve sosyal karışıklıklar deneyimlemesinin yanı sıra ülkede yönetsel açıdan da temel bir takım değişikliklerin yapıldığı öne sürülüyor. Mevcut eğilimlerinin devam etmesi ihtimalinin Türk dış politikasının ve savunma politikalarının çeşitli düzeylerde ABD’nin ve diğer NATO ülkelerinin çıkarlarıyla çelişmesine neden olacağı varsayımında bulunuluyor.
Raporda sonuç olarak Türkiye’nin zor ve zaman zaman tereddütlü bir ABD ve NATO müttefiki olmaya devam edeceği fakat NATO görevlerine sadık kalmaya devam edeceği tahmininde bulunuyor.
Uluslararası açıdan genellikle değişken koalisyonlar kurduğu belirtilen Türkiye’nin Avrupa ve ABD’yle tansiyonun kırılma noktasına ulaştığı durumda, resmen NATO’dan ayrılarak Avrasya ve Ortadoğu’da çeşitli ortaklıklar arayabileceği ifade ediliyor. Raporun Türkiye’nin dış ilişkilerini değerlendiren bölümlerinden öne çıkanlar ana başlıklarıyla şöyle:
İran
Suriye savaşı iki ülke arasında ciddi ayrım yarattı ancak son dönemde Esad rejiminin görünüşte mutlak bir zafere yaklaşması ve Türkiye’nin PKK’ya ve Suriye’nin kuzeyinde özerk bir Kürt bölgesine dair artan endişesinin gerilimi yumuşattı. Ayrıca genişleyen İran ekonomisi ve Türkiye’nin komşularının enerji kaynaklarına yönelik ilgisi ilişkileri iyileştirmede yardımcı olacak. Ancak iki ülke ilişkileri gelecek gerilimlere gebe ve ilerde daha iyi tanımlanabilir. Türkiye kendisini pek çoğu Şii olan Türkmenlerin koruyucusu olarak görürken, Irak’ın kuzeyindeki İran etkisinden rahatsızlık duyuyor. Öte yandan, Arap devletleri için Türkiye, İran’a karşı oluşturulan “Sünni denge”de daha önemli bir hale geldi. İran’ın Irak’ta ve Suriye’de etkisini artırmasının ve Bağdat’ta Sünni rejiminin devrilmesinin de bunda payı var. Ancak Ankara, bu bağlamda Arap devletlerinin isteklerini her zaman karşılamıyor.
İsrail
İki ülke bölgesel konularda derin ayrılıklar yaşıyor. Bunlar arasında İsrail’in Filistin’e yönelik uygulamaları, Irak Kürdistanı’nın bağımsızlığı ve Suriye’nin savaş sonrası mahiyeti yer alıyor. Binyamin Netanyahu ve Recep Tayyip Erdoğan’ın arasında derin bir güvensizlik var.
Rusya
Rusya-Türkiye ilişkisine dair 5 ana başlık kapsamında (karşılıklı ticaretin ve enerji bağının genişlemesi, Batılı kurumların zayıflatılması, otoriterliğin desteklenmesi, bölgesel özerkliğin Karadeniz bölgesinde korunması ve Ortadoğu’da etkinin artması) bazı faktörler iki ülkeyi yakınlaştırmaya devam etse de, ilerleyen dönemde önemli uyuşmazlıklar ve çıkar çatışmaları yaşanabilir. Türkiye-Rusya ilişkilerine dair yeni bir paradigmanın oluştuğunu düşünmek için henüz çok erken.
AB
Bir süredir devam eden gerilimli AB-Türkiye ilişkileri dar anlamda daha çok serbest ticarete, göç başlığına ve terörle mücadeleye yoğunlaşacak.