CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nu “bamya kazığı” ile tehdit eden Ülkücü Mafya Babası (şimdilerde ünvanı Organize Suç Örgütü Lideri) Alaattin Çakıcı’nın Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) ile ilişkisi yıllardır tartışılır.
Şöyle bir geriye giderek, bu ilişki ağını özetleyelim:
1986da, MİT Müsteşar Yardımcılığı’na getirilen Hiram Abas’ın daha sonra Kontr-Terör Dairesi olan Güvenlik Daire Başkanlığı’nı kurması, Alaattin Çakıcı’nın hayatını da yakından etkileyecekti. Dairenin başına Mehmet Eymür getirilirken operasyonlar, Özel Harp Dairesi’nde görevli Yarbay Korkut Eken, Binbaşı Yavuz Ataç ve Kaşif Kozinoğlu tarafından yürütülecekti.
Alaattin Çakıcı’nın MİT ile olan ilişkileri bu kişiler üzerinden yürüyecekti. MİT elemanı Süleyman Seba’nın 1984 yılında Beşiktaş Spor Kulübü Başkanı seçildiğinde güvenliğinin Alaattin Çakıcı’ya emanet edilmesi ise, aslında işbirliğini 1987 öncesine de dayandığını gösteriyordu. Dev-Sol adlı terör örgütü liderlerine yönelik yapılacak eylemlere karşı MİT aracılığıyla kullanılan kişiler arasında Çakıcı ve arkadaşları da vardı.
Çakıcının MİT tarafından ASALA’ya karşı Lübnan ve Yunanistan’da kullanıldığı iddialarına da, 7’inci Cumhurbaşkanı Kenan Evren “Devlet bu tür adamları yararlı olacaksa kullanır” açıklamasıyla doğrulamıştı.
Yurt dışında Türk diplomalarını şehit eden Ermeni terör örgütü Asala’ya yönelik tasfiye planı Alaattin Çakıcı’ya teklif edildiğinde düşünmeden kabul etti. Kontr-terör dış ve iç operasyonlar birimi kapsamında özel askeri eğitime tabi tutuldu. Eğitim sonrası tim komutanı olarak görevlendirildi. Kendisine Atilla kod ismi verildi ve yurtdışı seyahatleri için kırmızı pasaport temin edildi.
Bu yetkilendirme ile Türkiye, Balkanlar, Avrupa, Amerika, Kafkasya, Ortadoğu, Uzakdoğu faaliyet yürüttüğü eylem alanları oldu. Çakıcı’yı, Yavuz Ataç’la birlikte yurt dışına operasyona yollayan yetkilinin dönemin MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun olduğu iddia edilmişti.
Bazı suçlamalar nedeniyle Alaattin Çakıcı yurt dışına çıktı. Çakıcı’nın yurt dışında kaldığı süre içinde Belçika, ABD, İtalya, Güney Afrika, Fransa, Brezilya, Singapur ve Japonya’da dolaştığı belirlendi.
Alaattin Çakıcı, 17 Ağustos 1998’de Türkiye ve Avusturya polisiyle birlikte düzenlenen bir operasyonla, modacı Canan Yaka ile sanatçı Selçuk Ural’ın kızı Aslı Ural’la birlikte Fransa’nın Nice kentinde yakalandı.
Çakıcı’nın üzerinden Nedim Caner adına düzenlenmiş kırmızı bir pasaport ve 17 bin dolar çıktı. Çakıcı’nın yakalanmasından sonra ortaya çıkan kasetler, ANAP’lı Devlet Bakanı Eyüp Aşık’ın istifasına sebep olurken, Aşık ile birlikte Çakıcı’ya kaçması için uyarıda bulunduğu iddia edilen DYP’li Meral Akşener (Şimdilerin İYİ Parti Genel Başkanı), MİT görevlisi Yavuz Ataç ve Bursalı işadamı Erol Evcil de suçlanmıştı.
Çakıcı’nın MİT tarafından kullanıldığı resmi ağızdan ilk kez 1998 yılında Susurluk davası sırasında tanık olarak dinlenen eski MİT Kontrterör Daire Başkanı Mehmet Eymür tarafından dile getirildi.
Eymür ifadesinde, “1987 yılında Çakıcı Almanya´da bir operasyonda kullanılacaktı. Çakıcı ile Muradi Güler ve birkaç adamı eski MİT mensubu Korkut Eken tarafından eğitime tabi tutuldu. Operasyonu Yavuz Ataç yönetecek, Ümit de buna katılacaktı. Ancak operasyon iptal oldu. Ondan sonra Çakıcı hiç kullanılmadı” dedi.
Çakıcı 3 Mayıs 2004 tarihinde tekrar yurtdışına kaçtı. 14 Temmuz 2004 tarihinde Avusturya’nın Graz kenti yakınlarında, yakalandı. Çakıcı’nın üzerinden emekli MİT görevlisi Faik Meral’e ait pasaport çıktı. Daha sonra Türkiye’ye getirilen Çakıcı, 14 Ekim 2004 tarihinde Tekirdağ F Tipi Cezaevi’ne konuldu.
…Ve Ülkücü Mafya Babası Alaattin Çakıcı, 16 yıl hapiste yattıktan sonra MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin ısrarllı tutumu ile çıkarılan aftan yararlanıp özgürlüğüne kavuştu.