Özür sürecinin detayları ışığında Türkiye ile İsrail ilişkilerine bakış

Ahmet Almaz yazıyor – Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde İsrail ile Türkiye arasındaki ilişkilerin yeni yıl ile birlikte düzelebileceğine ilişkin umutları artıran şu sözleri sarfetti:

İsrail ile istihbari noktada münasebetlerimiz zaten kesilmiş değil, devam ediyor. Burada en tepe noktadaki kişilerle bazı sıkıntılar yaşıyoruz. İsrail’in Filistin topraklarına yönelik takındığı tavırları kabul etmemiz mümkün değil. Bu bizim İsrail ile ayrıştığımız noktadır. Yoksa gönlümüz arzu eder ki onlarla da münasebetlerimizi daha iyi bir noktaya taşıyalım.

Bunun ardından da, Türkiye’nin Mart ayında İsrail’e Büyükelçi göndermeyi planladığı yazılıp çizildi.

Hâl böyle olunca da, Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerin bu noktaya gelmesinde çok önemli olan bir detayı yazmak elzem oldu.

“One Minute Krizi” ve “Mavi Marmara Baskını” sonrasında bozulan ilişkiler, dönemin ABD Başkanı Barack Obama’nın da baskısıyla İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu’nun Erdoğan’dan bizzat özür dilemesi ile iki ülke arasında bir bahar havası estirmişti.

O özürün dilenmesinde Obama’nın girişiminden önce Türkiye’de yapılan bir görüşme maratonunun katkısı da büyüktü.

Maratonun başlangıç fişeği İsrail’de yaşayan “Türkiyeliler Birliği” Basın Sözcüsü Rafael Sadi ile yaptığımız görüşmeler sonucu atıldı.

Bu çerçevede “Kudüs Arabulucuları” olarak bilinen grubun üyelerinden Rabbi Menecham Froman ve Şeyh Buhari Türkiye’ye gelip bizimle ve tavsiyemiz üzerine Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş ile görüştüler.

Bu görüşme maratonna daha sonra “Türkiyeliler Birliği” Başkanı Momo Uzsinay da katıldı.

Bu isimlerin yanı sıra İsrail’in İstanbul konsolosu Moshe Kahmi’nin de süreçte epey bir katkısı oldu.

Yapılan görüşmelerde, “Kudüs Arabulucuları”ndan Rabbi Froman, dönemin İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Peres’in, o zamanki Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ü İsrail’e davetini iletti.

Her ne kadar Gül, o davete “koşullar gereği” icabet etmediyse de, görüşme maratonu, her iki tarafta da çok olumlu bir hava yaratmıştı.

Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, İsrail heyeti ile görüşüyor

Nitekim, Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, bu maratonun etkilerini ve bunun sonucunda ABD’nin devreye girmesiyle dilenen özrü, Eylül 2013’te Milliyet Gazetesi’nde kendisiyle yapılan röportajda anlattı.

Özür dilendi ve her iki taraf da geleceğe yönelik olumlu beklentiler arttı.

Fakat, bir süre sonra ilişkilerde tekrar sert rüzgarlar esmeye başladı.

Umarız, şu anda Türkiye ile İsrail arasındaki ilişkilerle ilgili tünelin ucunda gözüken bahar havası, yerini yeniden sert rüzgarlara bırakmaz.

NOT: Bu yazıda adları geçen Şeyh Buhari, Rabbi Froman ve hocam Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş, kalp krizi nedeniyle hayata veda ettiler. Hepsine Allah rahmet eylesin.

Yorumlayın

Your email address will not be published.

Önceki Yazı

Bir RAND oyunu: Türkiye’de istihbarat darbesi riski

Sonraki Yazı

CIA’nın “Türkiye’nin atom bombası” raporundan İnönü çıktı; bir de hain-ajan

Sayfa Başı