Bunun adına “özel hayata müdahale” falan denmez… Bunun adı, neyin haber olup olmadığının tartışmasıdır. Çünkü, kasetin, kamuya malolmuş çok özel bir kişinin çok özel görüntülerini içerdiği iddiası vardır ve bu nedenle yok sayılması olanaksızdır.
Burada asıl sorulması gereken soru şudur: Kasettekiler gerçekten Deniz Baykal ve Nesrin Baytok mudur? Eğer öyleyse bu durum “iffet mücadelesi”nde yenik düşmüş bir liderin hikayesidir ve sonuna kadar haber değeri taşır. Değilse de o zaman da haber değerine sahiptir. Çünkü, bu durumda Baykal’a karşı kurulan derin komplonun en büyük kanıtı bu görüntüler olacaktır.
Yoksa, “rezalet… Yatak odasına kadar girmişler: Biz bu görüntüleri yayımlamayız (Bakmayın öyle söylediklerine)” demek, olayın aslını perdelemektir, abesle iştigaldir.
Öyle veya böyle bu durumun analizi, ancak görüntüler daha iyi incelenerek yapılabilir.
İşte bu nedenle fazla söze hacet yoktur. Şimdi görüntülerin konuşma zamanıdır: