Belge I. Mahmut (24. Osmanlı padişahı ve 103. İslam halifesidir 1696–1754 ) döneminden. Topkapı Sarayı arşivinde bulunan dilekçe, şu an Türkiye’de epey geçerli olan dalkavukluğun ne zor zanaat! olduğunu ortaya koyması açısından ilginç ipuçları verip, bugünün sarayında neler yaşandığına da sanki bir tür ayna tutuyor. Buyrun…
Sultan I. Mahmud (Fransız Ressam Jean-Baptiste van Mour tarafından yapılan portresi).
İşte o dilekçe:
Devletli, iyiniyetli, merhametli efendim,
Kimsesiz dalkavuk kullarınızın arzuhalidir. Her sene Ramazan-ı Şerif geldiğinde İstanbul’da, davetli, davetsiz iftarlara gideriz. Ulemánın, ricálin, devletin vesair büyüklerin, mevki sahiplerinin sofralarında çeşitli yemekler, türlü türlü reçeller, süzme aşûreler, tavuk göğüsleri. Elmaspáreler, helvalar, kaymaklı baklavalar, hoşaflar yer ve içeriz, üstüne göbek tütünü ve kahve ile ikram görürüz.
Lákin içimizde bazı terbiyesizler bulunup, edebe uymayan hareket ve tavırlarıyla velinimetimiz efendimizi gücendirmekte, zararı da hepimize dokunmaktadır.
Dalkavukluk sağlam bir nizama bağlanmazsa cümlemizin açlıktan öleceği aşikárdır. Kadim düzen ve kanuna göre, yeniden bir rdüzene bağlanmasını, içimizden uygunsuzların tart edilmesini, tavır ve hareketleri hepimizin makbulü olan Şákir Ağa’nın cümlemize kahya tayin olunmasının buyurulmasını niyaz ederiz.
Emir ve ferman divletli, inayetli efendim Sultanım hazretlerinindir.
İmza: Dalkavuk kulları
Bu dilekçeyi okuyan da yukarıdaki yazının altına şu notu düşmüş:
Dalkavuklar, kibar rical huzuruna girdiklerinde etek öperler. Oturacakları yer trabzan yanındaki küçük minderdir. Vazifeleri, hane sahibi olan zatın mizaç ve tabiatine uygun şekilde konuşmak, zikri müstekreh tábirlerden ve küfürlerden gayet sakınmaktır. Hane sahibi ne söylerse, fevkálede yardakçılıkla tasdik edecekler ve asla buna karşı söz söylemeyeceklerdir. Verilen ihsanı gizlice alacaklar, verilen paranın çokluğu ile meslekdaşları arasında öğünmeyeceklerdir.
Reşat Ekrem Koçu’nun anlatımıyla dalkavuklar
Bitmedüüü…. Bu belgenin altında bir de “dalkavukluk narhı” var. Buna göre…
Dalkavuğun burnuna fiske vurma (fiske başına) 20 para. Yüzünü tokatlama (tokat başına) 30 para. Ellerini ayaklarını domuz topu bağlama 40 para. Elinde beş, on kıl kalmak ve dişlerini leylek gibi çatırdatmak şartıyla sakal zelzelesi yapmak 60 para. Merdivenden aşağı yuvarlama 180 para. Eyerinin bir tarafından üzengi bulunmayan haşarı bir ata bindirip seyretmek 300 para.
Kaçak Saray’dan sızanlara bakılırsa, dalkavuklar için değişen bir şey yok. Kimi burnuna vurularak, kimi tokatlanarak, tabii 40 para karşılığı değil amma velakin post kaparak dalkavukluğu sürdürüyor.
…Ve de eğerbugünün saraylı dalkavukları, dalkavukluk sağlam bir nizama bağlanmazsa, birbirlerini yiyecekler.
Bizden söylemesi.