Kapadokya, peribacaları ile birlikte masalsı görüntüsü ve eşsiz doğasıyla dünyanın en büyüleyici atmosferlerinden birine sahip bir bölgemiz. Tarih boyunca çok sayıda uygarlığa ev sahipliği yapan Kapadokya’da yaklaşık 200 yeraltı şehri bulunuyor. Peki, bu şehirler kimler tarafından yapıldı? 85 metre derinliğe kadar inen, çağdaş bir havalandırma ve mükemmel bir savunma sistemiyle binlerce kişinin yaşadığı bu dev kompleksler insan ürünü olamaz mı? Ünlü bilim kurgu yazarı Erich Von Daniken’in ortaya attığı teori ise oldukça ilginç.
Pers dilinde “Güzel atlar” ülkesi anlamına gelen Kapadokya’daki yeraltı şehirleri 1960 yılların başında bir tesadüf sonucu bulundu. Anlatılanlara göre, Derinkuyu’da bir deliğe girip kaybolan tavuğunu bulmak için kazmaya sarılan bir kişi koskoca bir yeraltı şehriyle karşılaştı.
Orta Anadolu’da Nevşehir, Niğde ve Aksaray yörelerinde yaklaşık 200 yeraltı şehri, tüneller ve mağaralar bulunuyor. Bilim insanlarına göre bu bölgenin altının bir köstebek yuvası gibi kazılmasının nedeni toprak yapısından kaynaklanıyor. Erciyes, Hasan Dağı ve Göllü Dağı’nın günümüzden 20 milyon yıl öncesinde püskürttüğü lav birikintileri, suların çekilmesiyle kolayca kazılabilen tüf katmanlarına dönüştü.
Arkeolojik ve tarihi kaynaklara göreyse milattan sonra 5. yüzyıldan itibaren Kapadokya bölgesine kadar ulaşan ilk Hıristiyanlar, çok tanrılı dine inanan Roma İmparatoru’nun zulmünden korunmak amacıyla yeraltı şehirlerini kazdılar.
Yerin 40-70 metre altlarına kadar dengeli ve mimari ölçümlere uygun tarzda oyularak yapılmış olan ve mimarlık harikası olarak nitelendirilen yeraltı şehirlerinde, hava bacaları ve su depolarının yanı sıra dıştan gelebilecek saldırıları önleme amacıyla kalın sürgü taşları, erzak depoları, yatak odaları, şarap mahzenleri, hayvan barınakları, kilise, okul, şarap üretim alanları bulunuyor.
Ancak, 100 bin kişinin yaşayabileceği düzeydeki bu dev komplekslerin kimler tarafından, nasıl yapıldığı konusunda hala araştırmalar sürüyor. Bu araştırmaların bazılarında bu şehirler hakkında ilginç teoriler ortaya atılıyor.
İsviçreli ünlü bilim kurgu yazarı Erich Von Daniken, ‘Yüce Tanrı’nın İzinde’ adlı kitabında, Kapadokya’da bulunan yeraltı şehirleri hakkındaki ilginç bir teoride bulundu. Bölgede gezdiği yeraltı şehirlerini, Kapadokya’nın en heyecan uyandıran yanı olarak belirten yazar, bu şehirler hakkında şu ifadelerde bulunuyor; “Buralar, ilk Hıristiyanların saklandıkları yer olarak biliniyor. Ne var ki, burayı yapanlar Hıristiyanlar değildi, onlar burayı hazır buldular. Kimi yerde kentler 13 kattır, alt katlarda Hitit çağından kalma öteberi bulunmuştur. Bir düşman ordusunun geldiğini varsayalım. Bu ordu eğer yerde olsaydı yani karadan gelseydi, yeraltı kentlerinde yaşayanların izlerini, bacalardan gelen yemek kokularını fark edebilirdi. Bu nedenle diyorum ki, yeraltına gizlenen bu insanlar yalnızca dünyalı düşmanlardan değil, uçan düşmanlardan korkuyorlardı.’
Erich Von Daniken’in teorilerinin ne kadar doğru olduğu tartışılır. Ancak yeraltı şehirlerindeki mükemmel mimari, görenleri hayrete düşürüyor. Çünkü böyle bir kompleksin yapılması için modern araçların gerektiği açıkça ortaya çıkıyor. Günümüzdeki modern teknolojinin çizgisinde olan maden ocaklarının hiçbirisi böylesine mükemmel ve hatta konforlu değil. Derinkuyu ve Kaymaklı´da kapılar sürgü taşı denen dev yuvarlak taşlarla kapatılıyordu. Özkonak´da ise farklı olarak bir de düşmana taş, ok, mızrak atmak veya kızgın yağ dökebilmek amacıyla özel delikler de açılmıştı.
Derinkuyu ile Kaymaklı yeraltı şehirlerini birbirine bağlayan 8 kilometrelik bir tünelin de var olduğu biliniyor. Henüz ortaya çıkarılmayan 8 kilometrelik tünelin, o zamanın teknolojisiyle nasıl kazıldığı ise ayrı bir muamma olarak gizemini koruyor.
Kapadokya’daki yeraltı şehirleri gerçekten uzaylılar tarafından yapılmış olabilir mi?