Libya’ya özel bir görevle gönderilmişlerdi; ikisi de sıkı istihbaratçıydı.
Fakaaat, içinde bulundukları istihbarat gemisinin yeri birileri tarafından Libya’daki isyancı ABD vatandaşı General Hafter’in güçlerine gammazlanınca şehit düştüler.
Askeri değil istihbarat personeli oldukları için de Türkiye’ye getirilip sessiz sedasız gömüldüler.
İstihbaratın yazılı olmayan kurallarından biriydi; sessiz sedasız, Türk bayrağına sarılı olmayan tabutla sıradan birileri gibi gömülmeleri.
Heyhat, AKP’li cumhurun başkanı Tayyip Erdoğan, “Libya’da birkaç tane şehidimiz var” deyince, haklarında bilen bilmeyen sosyal medya klavyeşörleri tarafından yorumlar yapılmaya başlandı.
Evet, Libya’da şehit düşen iki istihbaratçımızdan biri emekli Albay Okan Altınay diğeri de Sinan Caferler’di.
Okan Altınay, 1993 yılı Kara Harp Okulu’ndan kara piyade sınıfı subayı olarak mezun olmuştu.
2010 yılında Suriye’ye giderek Arapça öğrendi. Ürdün’de 2010-2012 yılları arasında Ataşe yardımcılığı görevinde bulundu. 2012-2015 yılları arasında Genelkurmay Başkanlığı Ortadoğu Masası’nda görev yaptı.
2015 yılında emekli olup MİT’te çalışmaya başladı. Sıkı Atatürkçü olarak biliniyordu.
Yani öyle birilerinin atıp tuttuğu gibi 15 Temmuz’dan sonra TSK’dan ayrılmadı.
Sinan Caferler de, MİT’te 4 yıldır görev yapıyordu.
Gelelim Okan Altınay’ın ve Sinan Caferler’in şehit olmalarına neden olan Hafter güçlerinin o saldırısıyla ilgili göğsünde kuş uçurtmayan şu soruya:
“O istihbarat gemisini kim ya da kimler ihbar etti?”
Hani önce Libya’dan Suriye’ye götürülüp sonra yine Libya’ya gönderilen 1000 Dolar için her şeyini satacak o kişi veya kişiler mi?
Bu konuyla ilgili çok şey söylenir de biz sadece ima ile yetindik.