Türkiye, günlerdir “diktatör”, “diktatör bozuntusu” sıfatlarıyla haşır neşir. Peki Recep Tayyip Erdoğan’a atfedilen bu sıfatlar ne kadar gerçeği yansıtıyor? Bu soruya doğru yanıt vermek için başvurulacak bir kaynak var. Adı: Diktatörün El Kitabı… Buyrun, o kitaptan alıntılar ışığında Erdoğan’ın diktatör mü değil mi sorusunun yanıtına (Karar sizin).
Bu bir el kitabı… Arap diktatörleri anlatıyor (Arap ülkelerinde elden ele geziyor) . Gezi Park direnişi vesilesiyle Arapça aslından Türkçeye çevrildi… ve içinde yaşadığımız şu günlerdeki gelişmelerle ayrı bir önem kazandı bu el kitabı. “Dini kullanın”, “Ülkeyi sevginizden ve hizmet adına yönettiğinizi, hiç para ve güç arzunuz olmadığını söyleyin”, “Gazetecilere yaranmak için bir basın toplantısı düzenleyin… Sonra da onları dövmek ya da işlerinden attırmak için arkalarından yandaşlarınızı yollayın” denilen kitapta bakın başka neler var:
Yandaşlarını göstericilerin üzerine gönder… Yandaş ve karşıt göstericiler arasında talihsiz çatışmalar olduğunu söyleyin…
Dalkavuk ünlülerden birini arayıp (futbolcu, şarkıcı, dansçı vs. olabilir) televizyona çıkıp destek konuşması için ricada bulunun…
Dini kullanın.
Medyayı ele geçirmeye çalışın. Düzenlidiğiniz toplantıların basında yer almasını sağlayın. Gazetecilerle bir sorununuz olmadığı imajı verin. Sonra da onları dövmek ya da işlerinden attırmak için arkalarından yandaşlarınızı yollayın…
Gösterilerin temiz bir gençlik hareketi olarak başladığını ama bir “dış mihrak” tarafından “çalındığını” söyleyin…
Dış mihrak X (X: Siyonizm, İran, İsrail, ABD, Sömürgecilik, Emperyalizm vs…)
“Durum kötüye gidiyor” denildiğinde “Mesajı aldığınızı” ve “yakında harekete geçeceğinizi” söyleyin. Ama “yakın”ın ne demek olduğunu söylemeyin.
Ekonomiyi gündeme getirin.
Kuşkulandığınızda, aşağılayın. “Onlar Xler!” (X: Yılan, köpek, baykuş, fare, sıçan, bilinen küçük hayvanlar vs. -vatan haini, çapulcuyu da biz ekleyelim)
Ebeveynlerden çocuklarını evde tutmalarını isteyin. Çocuklara, ebeveynlerine “hayır” dememelerini söyleyin.
Halka, sizin çocuklarınız olduğunu ve onlara babaları olarak konuştuğunuzu söyleyin.
İnsanlara, evlerine gitmezlerse ülkenin bir sonraki X olacağını söyleyin. (X: Afganistan, Irak vs.)
Bir dini mekanı havaya uçurun ve suçu karşıtlarınızın üstüne yıkın. Yönetiminizin istikrar ve azınlıklara koruma sağladığını söyleyin.
Bir çeşit gündelik bir koruyucu ile kendinize güveninizi sergileyin. Şemsiyeler iyidir.
Sahte görüntüler çekin veya haber kaynaklarına yalan bilgi gönderin, sonra da bunları yalanlayın.
Bunun “yabancı medya”nın verdiği tüm haberlerin yalan olduğunu kanıtladığını söyleyin.
Polise, insanları öldürmeyi emredin. Sonra bunun nasıl olduğunu bilmediğinizi ve bir hakikat-bulma komisyonu kuracağınızı söyleyin.
Eşkıyalarınıza internet bağlantıları ve Facebook hesapları sağlayın. Online platformda eşkıyalıklar yaptırın. Twitter ve Facebook ile başlayın ama yazıların altına spam yorumlar yaptırmayı unutmayın.
Göstericilerin üzerine önce üniformalı polisleri, sonra sivil giyimli eşkıyaları ve sonra orduyu yollayın…
Olayları görmezden gelin, ne kadar ciddi olduklarını çok geç kavrayın ve ulusa bir gece yarısı konuşması yapın…
Her şeyin iyi olduğunda ısrar edin…
İşler kötüleştiğinde sosyal medya ve cep telefonu şebekelerini kesin… Daha da kötüleşirse interneti kapatın…
Durumdan habersiz olduğunuzu iddia edin… “Bu sorunların olduğunu bilmiyordum, bundan sorumlu olanları cezalandıracağım!!” deyin.
İnsanların çok az bir kısmının size karşı, çoğunluğun yanınızda olduğunu söyleyin… Bunu söylerken son seçimleri delil olarak gösterin…
“Ortalama vatandaşlar” adına normal yaşamın gösteriler yüzünden sekteye uğramasından şikayet edin…
Ülkeyi sevginizden ve hizmet adına yönettiğinizi, hiç para ve güç arzunuz olmadığını söyleyin…
Evet sonuç niyetine tek soru:
“Yukarıdakilerin hepsi son günlerde Türkiye’de yaşanmadı mı?”
NOT: Ha şu Emine Erdoğan’a ABD’de hediye edilen “Diktatörlüğün Psikolojisi” adlı kitabı da unutmamak gerekiyor tabii ki: