İç ve dış gelişmeler resmen fırtına gibi… Türkiye’nin hiç bir zaman olmadığı kadar hızlı, etkili istihbarata ihtiyacı var. Bunu yapacak kurum tabii ki Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT). Oysa, MİT’te Çerkez-Malatyalı kavgası yaşanıyor.
Daha önce teşkilatta Çerkez kökenlilerin hükümranlığı vardı (Mehmet Eymür bunlardan biri). Daha sonra Mikdat Alpay’la birlikte Malatyalılar grubu ağırlık kazandı ve 28 Şubat ile birlikte bu grup, Çerkez kökenlilerin etkinliğine son verdi.
Teşkilat Müsteşarı Hakan Fidan’ın yakın çevresi de şu an Malatyalı gruptan oluşuyor. KCK ile ilgili olarak Fidan ve iki MİT görevlisinin ifadeye çağrılması da Çerkez-Malatyalı gruplar arasındaki çekişmenin bir tezahürüydü.
Burada bir parantez açalım…
Bir dönem Fethullahçılar, Mehmet Eymür’ün MİT Müsteşarı olması için epey uğraşmışlardı.
Ayrıca, Fidan ve MİT’çilerin ifadeye çağrılmalarında Fethullah Gülen ve saz arkadaşları ile AKP arasındaki görüş ayrılıkları yaşandığı herkesin malumu.
Yani, şu an bir tarafta Cemaat destekli Çerkezler ve diğer tarafta AKP destekli Malatyalılar…
Tüm bunlara bir de istihbarattaki dış etkenleri ekleyin, MİT’in içinde bulunduğu durumu anlayın.
Öyle ya da böyle…
MİT’te daha önce de torpil ve kayırma ile istihbaratçılığın “i”sinden nasibini almamışlar görev yaptılar, şimdi de aynı durum söz konusu.
Nitekim, böyle durumdaki MİT’in istihbarat zaafiyeti geçirmesi (ki en büyük nedenlerinden biri bu tür klan çekişmesi vb. nedenlerle iyi analistlere sahip olunmaması) Uludere başta olmak üzere birçok konuda kendisini gösterdi.
Eğer böyle giderse de yaklaşan tehditlere bakıldığında Türkiye’nin vay haline.
Bizden söylemesi.
