AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın önümüzdeki seçimleri kazanması büyük ölçüde paraya bağlı.
Erdoğan’ın, özellikle de oy tabanını oluşturan düşük gelir gruplarının ağzına bir parmak bal çalabilmesi, “ekonomi en azından düzelmeye gidiyor” diyebilmesi için külliyetli miktarda sıcak paraya ihtiyaç duyduğu bir gerçek.
Batılı finans çevreleri, Erdoğan’ın bu ihtiyacını karşılamaya pek sıcak yaklaşmıyor.
Hal böyle olunca da dümen, İstanbul’da muhalif Suudi gazeteci Cemal Kaşıkçı’nın öldürülme emrini verdiği aşikar olan Prens Muhammed bin Salman’a, 15 Temmuz darbesinin sorumlusu olarak gösterdikleri Birleşik Arap Emirlikleri’nin (BAE) lideri Muhammed bin Zayid en-Nehyan’a ve Ortadoğu’da birçok karanlık işi birlikte çevirdikleri Katar Emiri Tamim bin Hamad es-Sani’ye kırılmış durumda.
Bu üçlünün Türkiye’ye akıtacağı her sıcak kuruş, Erdoğan’ın gelecek için umutlarını artırıcı etki yapacak.
Peki, ya bu üçlü, Erdoğan’ın istediğini tam olarak gerçekleştirmezse.
İşte o zaman yandı gülüm keten helva.
Parayla bir kesimi konsolide edemezse, fark yiyeceğini ve maile yargılanacaklarını (saz arkadaşlarıyla birlikte tabii) çok iyi biliyor.
Üçlünün, parayı verip vermeyeceği, verilecekse limiti ABD tarafından belirlenecek.
Bizden aktarması.
