Adnan Saklı’dan Erdoğan ile ilgili şok açıklamalar

/

Dünya onun peşinde… Evet, JÖNTÜRK, dünyanın en zengini olduğu iddia edilen Adnan Saklı’yı Belçika’da buldu ve dengeleri sarsacak bir röportaja imza attı.

Türkiye onun adını  ilk olarak Mayıs 2010 tarihinde İtalya’da 27 milyar Euro’luk hisse senedi için kaçırıldığında duydu. İtalyan basınında çıkan haberlerde Saklı’nın 100 milyar Euro’luk hisse senedine sahip olduğu belirtiliyor ve bu rakam onu “dünyanın en zengini” yapıyordu.

Gerçi Adnan Saklı, ABD finans çevrelerinde bilinen bir isimdi. Hakkında borsada spekülasyon yaptığından Bush ailesinin kasası ve  hatta ve hatta dünyada merkez bankalarını bir çatı altında toplayan Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) sahibi olduğuna ilişkin çok şey yazılıp çizilmişti.

İtalya’daki kaçırılma olayının ardından dünyanın önde gelen medya kuruluşları bu esrarengiz Türk ile konuşmak için büyük bir yarışa girdiler. Fakat heyhat hiçbirisi bu konuda başaralı olamadı.

…Ve Adnan Saklı’yı JÖNTÜRK buldu ve aşağıdaki röportajı gerçekleştirdi.

Jöntürk: Kimdir Adnan Saklı?

Adnan Saklı: Ben Türk asıllı Amerikalıyım. 1954 doğumluyum. 8 Yaşında ailemle birlikte Bilecik’ten ABD’ye geldim. Babam, bu ülkedeki Türk Derneklerinden Kırım Türkleri Derneğinin kurucusudur. Ailemin kökeni Kırım’a dayanıyor.  BMCC’ye (Borough of Manhattan Community College)  iki yıl devam ettim. 

Jöntürk:  Finans işine nasıl başladınız?

Adnan Saklı: Bu konuda kendi kendi yetiştirdim ve sürekli çalıştım. İlk işim Hong Kong Havaalanının yapımı için gerekli fonun sağlanmasıydı ve bunu başardım.  Uluslararası düzeyde ülkelerin hazineleri, borsalar, ticaret ve perakende konularında boşlukları görüp değerlendirdim. Bir süre sonra uluslararası düzeyde fon oluşturmaya başladım. Ve gördüm ki, bu konuda çok büyük bir boşluk var ve ben olmasam sistem yürümeyecek gibi düşünmeye başladım.

Jöntürk: Peki bir lisansınız falan var mı finans faaliyetlerinde bulunmak için?

Adnan Saklı: Hayır yok. Lisansa hiçbir zaman ihtiyaç duymadım. Gerekli değil faaliyetlerimi gerçekleştirmek için. Lisans vb. işler, çaylaklar için…

Jöntürk:  Gerçekten “dünyanın en zengin adamı”  mısınız?

Adnan Saklı: Hem evet hem hayır.  Bakın ben yıllardır çok çeşitli sektörlerinde günde 16 saatten az olmamak üzere mesai harcadım. Değer olarak bakıldığında bugüne kadar edindiklerim beni dünyanın en zengini yapar, ancak bunu lineer olarak değerlendirmeye kalkarsanız o zaman hayır şıkkı geçerli olur.

Jöntürk: Peki bu servetin oluşumunda şu Merkez Bankalarının bağlı olduğu Uluslararası Ödemeler Bankası’nın (BIS) bir katkısı var mı? Ayrıca, hep söyleniyor sahibi olduğunuz da bunu kanıtlayacak bir belge var mı?

Adnan Saklı: Bakın 1987 yılında Uluslararası Bankacılık sistemi çöktüğünde BIS ile ilgili attığım bir adım var bu beni BIS’in sahibi yapıyor. Evet belge var tabii ki, ancak ben bunu ortaya çıkarıp da işleyen bir sistemin çökmesini ve daha fazla üzerime gelinmesini istemiyorum. BİS yerinde duruyor ve faaliyetlerine devam ediyor. Sonuç olarak yapılan her işlem de benim için artı bir değer oluyor.

Jöntürk: ABD başta olmak üzere birçok ülkede borsada manipülasyon yaptığınız, Bush ailesinin kasası olduğunuz ve de ABD’ye girmenizin yasak olduğu yazılıp çizildi…

Adnan Saklı: Bunların hepsi kuyruklu yalan. Benim hakkımda ABD’de açılmış hiçbir dava yok. İstediğim zaman ABD’ye gidiyorum. Bush ailesi ve diğer konularda hakkımdakiler tamamen iftiradır. Benim bana isnat edilen o iftiralarda adları geçenlerle mahkemelik olduğumu kolayca bulabilirsiniz…

Jöntürk: Mesela…

Adnan Saklı: Örneğin 2012 yılında Miami’de aralarında İngiltere Kraliçesi,  George Soros, Henry Kissenger, David Rockefeller, Vatikan bazı Avrupa ülkelerinin başbakanları, hükümetleri ve ulusal ve uluslararası düzeyde bankaların bulunduğu bir yapılanma için açtığım dava var. Yıllardır benimle uğraşıyorlar. Bana olan borçlarını ödemelerini istiyorum…

Jöntürk: Saydıklarınız (NOT: Dava dosyasını gördük) dünyayı yöneten ve çoklarının İlluminati dediği yapılanma…

Adnan Saklı: Evet… Fakat şunu söylemeliyim. Rockefeller, Rotschild ve diğerleri öyle sanıldığı gibi güçlü değiller artık. Çok büyük para kaybettiler. Bunu yeniden toparlamaya çalışıyorlar ve her yere, ben dahil saldırıyorlar. Başaramayacaklar. Çünkü yılanın başı ezildi şimdi oynayan kuyruğunu yok etmeye çalışıyoruz…

Jöntürk: “Siz” diye konuştunuz…

Adnan Saklı: Evet dünyada artık yeni bir yapılanma baş gösteriyor. Her şeyiyle güçlü bir yapılanma. sizin İlluminati dediğiniz o yapılanma güçsüz artık. Suç şebekelerinin yönetmediği, uyuşturucudan para kazanılmadığı, kaynakların her insan için verimli kullanıldığı bir dünya için bu yeni yapılanma ortaya çıktı ve de önünü kesecek hiçbir güç bulunmuyor artık. Dünyayı bu suç şebekelerinin elinden kurtaracağız. Çok az kaldı…

Jöntürk: Türkiye bu savaşın ortasında nerede?

Adnan Saklı: Türkiye’de iyi şeyler olacak. bunun için öncelikle Erdoğan ve ekibinin işbaşından gitmesi gerekiyor..

Jöntürk: Neden gitsinler, seçimle geldiler, seçimle gidecekler..

Adnan Saklı: Orası muhakkak… Bakın ben Erdoğan’a ilk seçildiğinden 6 ay sonra külliyetli miktarda bir para yardımı yaptım. Bu bir tür krediydi ve bana bunu kullanmayacağını söyledi, ancak sonra kullandı. O dönem bana bakanlık bile teklif etti. Ben paranın izini sürdüğümde,  yanlış işlerde kullanıldığını tespit ettim. Paranın bana dönüşü olmadı, ancak sağ cebimden çıkan o miktar sol cebime bir şekilde geri döndü. Erdoğan ve ekibi, Avrupa ve baz uluslararası bankalar üzerinden Türkiye ekonomisi için tuzaklarla dolu oyunlar oynuyorlar. Büyük bir hareketlilik var. ancak bu finansal faaliyetler hep Türk insanına yansıyacak. Çünkü tamamen borç üzerine dönen bir oyun. Bedeli de ödenecek gibi değil. 

Jöntürk: Ne kadar para vermiştiniz?

Adnan Saklı: Orasını söylemeyeyim..

Jöntürk: Bir ara varlık barışı kapsamında çok sıfırlı rakamlardan oluşan servetini Türkiye’ye getirecek Türk olarak sizin adınız geçti..

Adnan Saklı: Hayır benim böyle bir düşüncel olmadı. Türkiye’de iktidara güvenmiyorum ki servetimi getireyim…

Jöntürk: Şu İtalya Rimini’deki kaçırılmanız…

Adnan Saklı: İspanya’da yaptığım bir operasyonun sonucuydu o. Beni kaçıranlar büyük bir hisse senedi operasyonu yapmak istiyorlardı ve beni kaçırarak bunu gerçekleştirmeye çalıştılar. Sonuçta öyle bahsedildiği gibi 27 milyar Euro fidye falan verilmeden İtalya polisi tarafından kurtarıldım. 

Yorumlayın

Your email address will not be published.